Her şeyin en iyisini en doğrusunu bildiğini iddia eden insanlar vardır illaki etrafında. Bu insanlara saatlerce, günlerce hatta aylarca bile bir şeyi bütün tezleriyle anlatsan asla inandıramazsın. Bir de işin hastalıklı tarafı seni dinler ama dinlemez ya anlarsın gözünden "ööfff bitse de gitsek.." bakışlarıyla oturur karşında (ayakta da durabilir farketmez). En ince ayrıntısına kadar ispatlarıyla anlatsan da kâr etmeyecek bilirsin ama sen de delirdigin için bir noktadan sonra kayış kopar ve kafasını açıp beynini eline alıp "bu içine sıçtımının beyni burda boşa yer kaplıyo at lan bunu" deyip sallayıp atası geliyor insanın ama tabii teknik olarak böyle bi durum söz konusu değil..
Önemli olansa şu; o konuştuğun kişinin bu çabayı haketmeyecek olduğunu idrak edip oradan uzaklaşmak. Çünkü bu tarz insanlarla konuşmak, konuşmaya çalışmak senin ömründen götürür sadece. Sonuçta o en fazla bir gün sonra senin ne konuştuğunu hatırlamayacak bile.
Evet biliyorum senin için çok zor nasıl olur diyorsun ya nasıl olur da anlamaz bi insan ya nasıl bu kadar aptal olabilir ya da kafası bu kadar dar nasıl olabilir diye sorgulamaktan alıkoyamıyosun kendini, biliyorum. Ama bu insanlar maalesef böyle, 🤷 mesela benim annem.. Annem gibi gamsızını vurdumduymazını zor görürsün. Kadın beş tane çocuk doğurmuş kocasıyla yaşamadığı sorun problem kalmamış an itibariyle devam eden sorunları da var hani öyle yaşandı bitti saygısızca da değil ama kadın hiç mi çökmez ya hiç mi bi şeyi dert edinip de hasta falan olmaz ne bileyim iştahı kapanır falan üzüldüğü zaman 💁 tövbe.. Kırkiki yaşında olmasına benim(25) ablam sanıyorlar arkadaşım sanıyorlar bu bi iltifat değil ha yanlış anlama ciddi diyorum.
Bu tarz insanlar hepimizi gömecek olan kişilerdir çünkü kendi doğrularıyla yaşarlar başka hiçbir şey hiçbir kimse onların umrunda değildir nedense. Bir çeşit savunma mekanizması olduğunu düşünüyorum ama bu neden hepimizde yok onu anlamıyorum 😒 bu beni gerçekten çok üzüyor ben bu yaşımda çöktüm yıldım bittim be 🙍 beni de göreydin ya allaam ben kulun değil miyim 🤪
Hazırsan Başlamıyorum (?)
...
26 Haziran 2019 Çarşamba
16 Haziran 2019 Pazar
...BABALAR GİBİ BABALAR GÜNÜ...
Evet babalar her zaman özeldir ve yerleri çok ayrıdır tabii ki lakin bu biraz da babana bağlı çünkü; o özel yeri yapan babanın ta kendisidir. Babalar çocukları için özellikle de kızları için çok kıymetlidir bilirim ben de bir kız çocuğuyum en azından öyleydim, bilirdim.. Kızlar için gerçekten babasının yeri çok ayrıdır, erkek arkadaşlarını, eşlerini babalarından aldıkları profile göre seçerler, derler ki; benim seveceğim adam babam gibi olmalı çünkü kız çocuğu doğuştan bir annedir ve ileride olacak çocuğunu o günden düşünür, babası gibi bir babası olsun ister çocuğunun ve babasının annesine davrandığı gibi davranmasını istediği bir kocası olsun ister. Bu sebepten baba yeri çok ayrı olan biri, hayatını şekillendirmende en büyük rolü oynayan kişidir Baba..
Gelgelelim benim babam da böyle hayatımı şekillendirmeme sebep olan insandır ama benim babamdan öğrendiğim şey biraz farklı.. Benim babam yanlış bir adam, bana sonsuz güvensizliği, öğreten bi insandır benim babam. "Babana bile güvenmeyeceksin" lafı aslında (bence) en çok güvenilecek adam babanken bile temkinli olman gerektiği için söylenmiştir ama benim babama bile güvenmemem gerektiğini bana babam öğretti. Benim babam neyin nasıl yapılmayacağını öğreten insandı, dedim ya benim babam yanlış bir babaydı, baba olmaması gereken biri aslında. Ben en büyük darbeyi hep babamdan yedim sayesinde kalkmayı öğrendim benim babam böyle bir adam, beni en beklediğim yerlerden vurup bana kimseden yara almamayı öğretti. Benim babam beni evinden kovdu bana kimseye minnet etmemeyi öğretti. Bana nasıl bir insanı sevmemem gerektiğini öğretti, ben babam gibi bir adam sevmemeliydim bunu öğretti bana babam..
Benim babamın bana öğrettikleri bir kenara kalsın da ben baba sevmeyi öğrenemedim, babama sarılmayı öğrenemedim, babama güvenmeye ne olursa olsun o benim yanımda olur diyebilmenin huzurunu öğrenemedim, babamdan nefret bile edemedim çünkü farkettim ki nefret ettiğin insana karşı bile bir şey hissetmen gerekirmiş nefret de bir duyguymuş çünkü..
Hiçbir çocuk babasından nefret bile edemeyecek duruma gelmemeli.. Eğer sana değer verdiğini gerçekten azıcık bişey bile hissetsen o hissettiğin yere ellerin yansa da kanasa da tutun ve bırakma çünkü hissedemedigin zaman canın daha çok yanar..
Baba gibi baba olan tüm babaların sadece bugünü değil her günü kutlu olsun !
13 Haziran 2019 Perşembe
...İLETİŞEMEYEN İNSANLAR...
İletişim gerçekten oldukça önemli bir mesele hele de günümüzde yani şu an benim de elimde olduğu gibi hepimizin elinde olan şu cihazların fink attığı devirde iki insanın oturup sohbet, muhabbet edebilmesi bir nimet sayılıyor artık.. Bunu yapan, teknolojinin köpeği olmamış insanlara tabii ki lafım yok çünkü neden olsun 💁 Sorun bunu yapamayan insanlarda zaten hele de bu insanlar hiç yoksa beş on yıllık evli çiftler olunca bu beni daha çok üzüyor..
Adama bakıyorsun ya da kadına burada cinsiyet önemli değil çünkü ikisi de aynı bokun laciverti 🤫 arkadaş 3 tane 4 tane çocuk yapmışlar dönmüş diyor ki "e biz kaç yıllık evliyiz artık her şeyimizi biliyoruz ne konuşalım 🙄" sanki melese birbirinin her şeyini bilmekle alakalıydı..
İnsan biriyle; her şeyini öğrenip birkaç adet çocuk yapmak suretiyle sonrasında çamaşırını yıkasın, ütüsünü yapsın (kadın için) eve para getirsin, gelirken yoğurt alsın (erkek için) diye mi evleniyor ?? Kusura bakmayın da ben elin adamına sadece bu sebepten katlanamam açıkçası ama sizi bilemem az yesin hizmetçi tutsun derim ya erkek olsam o kadın benimle konuşmayacak iki yüzüme gülmeyecek ben de artık aldık yani ne yapalım bu saatten sonra deyip geçeceğim... Peehh.. koyarım valla kapının önüne 🤨
Lan hiç yatak odası muhabbetiniz de mi yok hiç mi bişey paylaşmıyorsunuz anlamıyorum o çocukları sadece üremek için mi yaptınız 🙈 çocuk yapmak zorunluluğu yok ha öyle düz de fanfinifon oluyor yani haberiniz olsun 🤫 yatak odasında mutlu olmayan kadın da erkek de dışarda mutlu olmaz bu açık ve net kimse bunu inkar edemez üzgünüm (sağlık sorunları vs dışında tabii ki).. E orda hal öyle olunca burda da hal böyle oluyor otomatik olarak..
E hep kadınla erkek arasındaki ilişkiyi dedin bunlar hemcinsleriyle hiç mi sorun yaşamıyorlar diyeceksin ama evet yaşamıyorlar dışarda oldukça aktif olur bu insanlar evdeki bulgur hep evdedir çünkü çarşıdaki pirinç daha kıymetli olur 💁
Etiketler:
akıllı telefon,
asosyallik,
çarşıdaki pirinç,
erkek,
evdeki bulgur,
evli olmak,
evlilik,
İletişim,
kadın,
kadın erkek ilişkileri,
sohbet muhabbet,
sosyallik,
teknoloji,
telefon
9 Haziran 2019 Pazar
...KEFİLSİZ SENETSİZ VADE FARKSİZ SIFIR FAİZLİ SEVGİLİ KREDİSİ...
"Eee siz ne zaman evleniyorsunuz.?" gibi sorular gelmeye başladığı zaman anlıyorsun ki artık ilişkin göze batmaya başlamış hele bir de mutluysan bir sorunun yoksa bu minvalde sorular artarak gelir bilirsin..
Sanki evlenince yani o imzayı atınca bambaşka bir dünyanın kapilari açılacak, haahh.. Kusura bakma da o da, o zaman da herifin donunu yıkıyacaksin şimdi de yikiyorsun yani, evlenince aynı evde yaşanmıyor mu yine o evdeki kadın vasfın olmuyor mu yani sevgili adı altında olunca her gece disko disko mu takılınıyo ??
Bir de "evlenince ben seni görücem", "ev kredisine girseniz bitmişti ha dört se-neee" ya da "sen hele bi evlen o zaman böyle olacak mı bak bakalım" why not !? Evlenince görmene gerek yok bebişim gel buyur evimize bı çayımız iç ne görmek istiyorsan göstereyim 😏 Zaten ben insanların sevişmeyi meşru hale getirmeye calistiklari için evlendiklerini düşünüyorum çünkü evlendikten sonra hep şikayet hep bi bıkkınlık isyanlar falan (mutlu mesut olanlara lafım yok, gözüm de yok)..
Ortada dönen laflardan biri de "bari bi imam nikahı kıyın yahu.." sanane kardeşim sa-na-ne benim günahımla yanacakmışsın gibi neden beni darlıyorsun anlamıyorum.. Ayrıca ben evlenmeyi bilmiyor muyum ama evlilik dediğin şey beni mutsuz edecekse; yani ben borç harçla eveleneceksem, balayı için tatile gidemeyeceksem, gönlüme göre yiyip içip sıçamayacaksam, iki tane altın takip iki göbek atacaklar diye neden kendimi strese sokayım ki yani bunu yapan insanları da şahsen anlamıyorum iki insan hayatını borç ödemek için mi birleştirir bunu da bütün cümle aleme duyurur, "heeyyyooo biz borca battık ama evlendik yarın da çocuk yapcaz ortalığın anasını belliceezzz" demek için evlenmeyi düşünmüyorum açıkçası 💁 kaldı ki çocuk hele hele çocuk, evet bi çocuğum olsun isterim belki çünkü kesin mükemmel bir şey çıkarırım ama ben o çocuğun bez parasını düşünmekten uyuyamayacaksam hiç gerek yok, üzgünüm yavrum annen biraz ben-merkezci biri..
Velhasıl kelam eğer evlenirsem bir gün bu dediklerimden vazgeçmeyi düşünmüyorum eğer bu çerçevede olacaksa düğünüm balayım evim falan ne âlâ, yoksa da yok imzasız don yıkamaya devam 💃
6 Haziran 2019 Perşembe
HER SEÇİŞ BİR VAZGEÇİŞ MİDİR ?
Teknik olarak evet, yani herhangi bir şeyi seçtiğimiz zaman otomatik olarak direk alternatiflerden vazgeçmiş oluruz. Ama ya vazgeçtiğimiz şey seçtiğimiz şeyse aslında..
Evet öyle boktan durumlar olabiliyor ve sen bunu farkedemiyorsun maalesef yaşarken,ancak arkana dönüp baktığında görebiliyorsun o da görmek istersen tabii...
Mesela üniversiteye gireceğim sene babam bana okuma boşver kuaförlük kursuna falan git dükkan açarız sana oturursun başında demişti. Ben ısrarla okumak istediğimi, üniversitenin okunması gerektiğini savunmuş ve üniversiteye gitmiştim puanımı çok sorgulamadan gelen bölümü yazmıştım, mühendislik.. Belki okulu bırakmanın sebebi okuduğum bölüm ve şehirle de alakalı olabilir ama sonuç olarak şu an güzellik uzmanıyım ve üniversiteyi bitirmedim. Hatta bu sefer bitiricem deyip aradan iki sene geçtikten sonra tekrar üniversiteye gidip tekrar okulu bıraktım, çünkü olmayacaktı biliyordum. Kursa gidip belgeleri aldım ve güzellik uzmanı olarak çalışmaya başladım. dolayısıyla güzellik uzmanlığını seçerken aslında üniversiteden vazgeçmiş oldum ya da üniversite okumaktan vazgeçip güzellik uzmanı oldum bilmiyorum yani bir şeyden vazgeçip bir şeyi seçmiştim aslında.
Ha bunun için pişman mısın diye soracak olursan hayır değilim ama bu demek değil ki yaptığım her seçimden pişman olmadan hayatıma devam ettim, bazen seçtiklerim den bazense vazgeçtiklerimden gerçekten çok pişman oldum.. mesela diyorum ki keşke hiç üniversite için vakit kaybetme seydim hayata daha erken atılmış olsaydım iki sene daha erken mesleğim elimde olsaydı belki çok daha farklı olurdu.. belki değil aslında kesin her şey çok daha farklı olurdu çünkü şu an bile dönüp bir sene öncesine baktığım zaman çok fazla şeyin değiştiğini görebiliyorum.
Yani seçtiğimiz değil de neyden vazgeçtiğimiz önemli çünkü gün gelir ve o vazgeçtiğimiz şeyi seçmek durumunda kalabilirsin. Tabii tüm bunlar seçim senin elinde olduğu sürece mümkün çünkü çoğu zaman seçimler bizim elimizde olmuyor bir şeyler senin kontrolün dışında gelişiyor illaki ve sen ne olduğunu ne seçtiğini mevzu bahis konu bittikten sonra görebiliyorsun e pişmanlık denilen meret de o zaman açığa çıkıyor, maalesef ki yapacak bişey de kalmıyor..
Ben bu zamana kadar hep "pişman olacağım bir şey yapmadım, yaptığım şeyden de pişman olmadım" diyerek yaşadım bunun beni yanıltmayacağını düşünürdüm hep çünkü ben yeterince duygusal biriyim ve bir de pişmanlık duygusunu içimde büyütmek istemedim ama bu lafı kendi kendime yutturacak tek hareketim ailemle ilgili oldu ama yine de ben hep olduğu gibi o zaman da benim için doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım sadece sonucunda ben hiç olmadığı kadar dibe battığım için yanlış yaptığımı farkettim sadece bunun için pişman oldum ama sonra bunun da benim için iyi olduğunu düşündüm çünkü ben bugüne kadar yaşadığım iyi ve kötü her şeylerle şu an olduğum kişiyim ve kendim olmaktan da çok mutluyum 😌
Dipnot : yaşadığın hiçbir şeyden pişman olma çünkü seçtiğin ve vazgeçtiğin herşey şu an kim olduğunla ilgili...
Teknik olarak evet, yani herhangi bir şeyi seçtiğimiz zaman otomatik olarak direk alternatiflerden vazgeçmiş oluruz. Ama ya vazgeçtiğimiz şey seçtiğimiz şeyse aslında..
Evet öyle boktan durumlar olabiliyor ve sen bunu farkedemiyorsun maalesef yaşarken,ancak arkana dönüp baktığında görebiliyorsun o da görmek istersen tabii...
Mesela üniversiteye gireceğim sene babam bana okuma boşver kuaförlük kursuna falan git dükkan açarız sana oturursun başında demişti. Ben ısrarla okumak istediğimi, üniversitenin okunması gerektiğini savunmuş ve üniversiteye gitmiştim puanımı çok sorgulamadan gelen bölümü yazmıştım, mühendislik.. Belki okulu bırakmanın sebebi okuduğum bölüm ve şehirle de alakalı olabilir ama sonuç olarak şu an güzellik uzmanıyım ve üniversiteyi bitirmedim. Hatta bu sefer bitiricem deyip aradan iki sene geçtikten sonra tekrar üniversiteye gidip tekrar okulu bıraktım, çünkü olmayacaktı biliyordum. Kursa gidip belgeleri aldım ve güzellik uzmanı olarak çalışmaya başladım. dolayısıyla güzellik uzmanlığını seçerken aslında üniversiteden vazgeçmiş oldum ya da üniversite okumaktan vazgeçip güzellik uzmanı oldum bilmiyorum yani bir şeyden vazgeçip bir şeyi seçmiştim aslında.
Ha bunun için pişman mısın diye soracak olursan hayır değilim ama bu demek değil ki yaptığım her seçimden pişman olmadan hayatıma devam ettim, bazen seçtiklerim den bazense vazgeçtiklerimden gerçekten çok pişman oldum.. mesela diyorum ki keşke hiç üniversite için vakit kaybetme seydim hayata daha erken atılmış olsaydım iki sene daha erken mesleğim elimde olsaydı belki çok daha farklı olurdu.. belki değil aslında kesin her şey çok daha farklı olurdu çünkü şu an bile dönüp bir sene öncesine baktığım zaman çok fazla şeyin değiştiğini görebiliyorum.
Yani seçtiğimiz değil de neyden vazgeçtiğimiz önemli çünkü gün gelir ve o vazgeçtiğimiz şeyi seçmek durumunda kalabilirsin. Tabii tüm bunlar seçim senin elinde olduğu sürece mümkün çünkü çoğu zaman seçimler bizim elimizde olmuyor bir şeyler senin kontrolün dışında gelişiyor illaki ve sen ne olduğunu ne seçtiğini mevzu bahis konu bittikten sonra görebiliyorsun e pişmanlık denilen meret de o zaman açığa çıkıyor, maalesef ki yapacak bişey de kalmıyor..
Ben bu zamana kadar hep "pişman olacağım bir şey yapmadım, yaptığım şeyden de pişman olmadım" diyerek yaşadım bunun beni yanıltmayacağını düşünürdüm hep çünkü ben yeterince duygusal biriyim ve bir de pişmanlık duygusunu içimde büyütmek istemedim ama bu lafı kendi kendime yutturacak tek hareketim ailemle ilgili oldu ama yine de ben hep olduğu gibi o zaman da benim için doğru olduğuna inandığım şeyi yaptım sadece sonucunda ben hiç olmadığı kadar dibe battığım için yanlış yaptığımı farkettim sadece bunun için pişman oldum ama sonra bunun da benim için iyi olduğunu düşündüm çünkü ben bugüne kadar yaşadığım iyi ve kötü her şeylerle şu an olduğum kişiyim ve kendim olmaktan da çok mutluyum 😌
Dipnot : yaşadığın hiçbir şeyden pişman olma çünkü seçtiğin ve vazgeçtiğin herşey şu an kim olduğunla ilgili...
14 Mart 2019 Perşembe
Hoşgeldim Kendim
Selam...
Yine ben...
Evet yazmayı çok sevmem rağmen neden yazmadığımı inan ben de bilmiyorum. İnsan kendini bu kadar rahatlatan şeyden neden vazgeçer ya da vazgeçmek demeyelim de boşlamak, ihmal etmek diyelim, çünkü domates salçası gibi zamanlar geçiriyorum, geçiriyordum gerçi şu an çok farklı değil ama en azından artık salçadan soğana geçebildim diyeyim yani biraz da olsa aşama kaydettim.
Kabus gibi geçen 1(bir) seneydi gerçekten daha fazlası olamaz dediğim anda daha fazlasını da gördüğüm bir yıldı. Belki çoğu için basit gelebilecek şeyler yaşamıştım bilmiyorum ama benim için yaşarken hiç kolay değildi.
Ben bu blog yazısına ilk başladığımdan beri çok sıkı bir takipçim var beni instagramdan da bulup mesaj atmış hatta geçen gün "naabıyon nooldu niye yazmıyon..?" gibi bir şey :) Vallahi onu da ayrıca tebrik etmek gerek ben kendi yazılarımı bu kadar aramıyorum açıkcası. Ama aramam gerektiğini farkettim birkaç gün önce yazı yazmayı aşerdim baya aşerilebilen bir şeymiş yazı yazmak canım çekti yani gittim kağıt kalemi alıp yazmaya başladım bir baktım sonra hayvan gibi sayfalar dolusu resmen içimi dökecek yer arıyormuşum :)
Gerçekten kendi kendime arkadaşlık etmeyi başardığıumı gördüm bu beni biraz gurulandırmadı desem yalan olur :) Çünkü bu yaşıma kadar hep yalnız kalmaktan köpek gibi korkan biriydim ve arkadaşlarım ya da sevgililerim beni terketmesin, benden vazgeçmesinler diye her şeyi yapabilecek bir yapım vardı. Neyse ki artık o eski halimden eser yok şimdi...
Şimdiki problemim de yalnız kalamama korkusu bu ne illet bir şey ya ben bunun ortasını neden bulamıyorum nerede neyi yanlış yaptığımı bir türlü anlayamıyorum bu beni üzüyor. Bir buçuk kiloluk bir beyne sahip bir yaratık olarak onu kullanamamak, hem de böyle bir konu için, haliyle üzülüyorum yani. Çiftleşecek karşı cinsini bulamamış bir panda kadar mutsuz oluyorum açıkcası...
Biri arıyor görüşelim şu gün haberleşelim diyor o gün gelince aramasın diye resmen dua ediyorum ve olası bir arama ihtimaline karşı etkileyici (ya da etkilemese de olur banane diyebileceğim) bir yalan üretmeye çalışıyorum.
Ne olacak sanki dışarı çıksam azıcık sosyalleşsem iki insan yüzü görsem, muhabbet etsem... Bir şey olacağı yok değil mi ? Ama ya olursa ? Ne olur kızım manyak mısın sen..(?) Evime geri dönememekten mi korkuyorum, ya da hesabı bana kitleyecek diye mi korkuyorum, görüşeceğim kişi katil sapık falan da değil... Garip bir tereddüt var içimde, çözemedim henüz dur bakalım illa ki bunu da aşarım hey yavrum hey ben neleri aşmış adamım beee.!
Diyeceğim o ki; hoşgeldim kendim, canım kendim :)
Yine ben...
Evet yazmayı çok sevmem rağmen neden yazmadığımı inan ben de bilmiyorum. İnsan kendini bu kadar rahatlatan şeyden neden vazgeçer ya da vazgeçmek demeyelim de boşlamak, ihmal etmek diyelim, çünkü domates salçası gibi zamanlar geçiriyorum, geçiriyordum gerçi şu an çok farklı değil ama en azından artık salçadan soğana geçebildim diyeyim yani biraz da olsa aşama kaydettim.
Kabus gibi geçen 1(bir) seneydi gerçekten daha fazlası olamaz dediğim anda daha fazlasını da gördüğüm bir yıldı. Belki çoğu için basit gelebilecek şeyler yaşamıştım bilmiyorum ama benim için yaşarken hiç kolay değildi.
Ben bu blog yazısına ilk başladığımdan beri çok sıkı bir takipçim var beni instagramdan da bulup mesaj atmış hatta geçen gün "naabıyon nooldu niye yazmıyon..?" gibi bir şey :) Vallahi onu da ayrıca tebrik etmek gerek ben kendi yazılarımı bu kadar aramıyorum açıkcası. Ama aramam gerektiğini farkettim birkaç gün önce yazı yazmayı aşerdim baya aşerilebilen bir şeymiş yazı yazmak canım çekti yani gittim kağıt kalemi alıp yazmaya başladım bir baktım sonra hayvan gibi sayfalar dolusu resmen içimi dökecek yer arıyormuşum :)
Gerçekten kendi kendime arkadaşlık etmeyi başardığıumı gördüm bu beni biraz gurulandırmadı desem yalan olur :) Çünkü bu yaşıma kadar hep yalnız kalmaktan köpek gibi korkan biriydim ve arkadaşlarım ya da sevgililerim beni terketmesin, benden vazgeçmesinler diye her şeyi yapabilecek bir yapım vardı. Neyse ki artık o eski halimden eser yok şimdi...
Şimdiki problemim de yalnız kalamama korkusu bu ne illet bir şey ya ben bunun ortasını neden bulamıyorum nerede neyi yanlış yaptığımı bir türlü anlayamıyorum bu beni üzüyor. Bir buçuk kiloluk bir beyne sahip bir yaratık olarak onu kullanamamak, hem de böyle bir konu için, haliyle üzülüyorum yani. Çiftleşecek karşı cinsini bulamamış bir panda kadar mutsuz oluyorum açıkcası...Biri arıyor görüşelim şu gün haberleşelim diyor o gün gelince aramasın diye resmen dua ediyorum ve olası bir arama ihtimaline karşı etkileyici (ya da etkilemese de olur banane diyebileceğim) bir yalan üretmeye çalışıyorum.
Ne olacak sanki dışarı çıksam azıcık sosyalleşsem iki insan yüzü görsem, muhabbet etsem... Bir şey olacağı yok değil mi ? Ama ya olursa ? Ne olur kızım manyak mısın sen..(?) Evime geri dönememekten mi korkuyorum, ya da hesabı bana kitleyecek diye mi korkuyorum, görüşeceğim kişi katil sapık falan da değil... Garip bir tereddüt var içimde, çözemedim henüz dur bakalım illa ki bunu da aşarım hey yavrum hey ben neleri aşmış adamım beee.!
Diyeceğim o ki; hoşgeldim kendim, canım kendim :)
23 Ağustos 2017 Çarşamba
Uzgunum Aciklayamam
En nefret ettigim seylerden biridir hislerim ve hic yaniltmamis olmamalari daha da bi nefret sebebi...
Sadece ben degilimdir muhtemelen boyle olan ama cok can sıkıcı bi durum degil mi, yani biliyosun goruyosun falan ama nerden bildigini anlatamiyosun..e haliyle yardimin dokunacak olsa bile inandiramiyosun karsindakini.
-Ya canim iyi hos da bak bu iste boyle bi ibnelik var
-Nerden biliyosun ?
-iimm..sey.. hissediyorum....
Yani bence cok zor, en azindan ben epey zorlaniyorum bazen o hislerimi aldirmak istiyorum ama bazen de iyi ki varlar diyorum oyle bokumsu bisiy..
Sevgililerim konusunda hislerim hep beni uyarmisti aslinda ama ben pek dinlememistim. Mesela , kepcenin o kirpik arkadasi -benden sonraki sevgilisi- yok arkadasim yok kardesim derken canim bebisim yavrum yandim gibi seylere dondu durum ama ben bunu hissetmistim ve engellemek icin bisey yapmadim biz ayrildik kepce de kaakullusune kavustu. adanali mesela pek bahsetmedim bundan ama olsun, beni aldattigindan adim gibiemindim buyuk hissediyodum yani anlayacagin ama ispatim yok iste sasadece sikimsonik hisler.. surekli evinin farkli yerlerinde beni aldattigina dair imgeler buluyodum..
bkz:oje, aseton, kiyafet (seksili olandan), ped...
Ve utanmadan ped icin annesinin oldugunu soyledi ulan senin anan menapoza girmis ne pedi..! O seksili seyler de eski sevgilisinden kalmis at lan o zaman ne tutuyon kokluyonmu napiyon..
Sonra biz ayrildik ve beni aldattigi kizlarla tanisma serefine nail oldum..! E ama ben hissetmistim diyemiyosun iste kanit yok kanit..
Erkeklerin de olayi bu zaten anca altli ustlu gorcen ki aldattigini kabul etsin ki onda bile inkar hakki saklidir. (!)
Bi de mesela su benim Balon vardi ex ev arkadasim ona da dedim bu cocukla takilma bak asik olcan bak ortada kalcan bak soyle olcan bu kiz seni kullaniyo diye hep bi nerden biliyion bakisi mal mal.. al iste ona da ne dediysem oldu.
Falci tukani falan mi acsam acaba ne kotu bisey ya hic inanmiyonuz bana cakralarimin hepsi ucuncu gozum falan hep acik benim su fal isi olsa varya deli para kazanirim nasilsa goruyom arada iki sallamanin da gunahi olmaz diye dusunuyorum,
Nerden bilcem canim
OYLE HISSEDIYORUM.. :)))
Boyle hisseden arkaaslarim varsa dernek kurabiliriz bu arada ;)
Sadece ben degilimdir muhtemelen boyle olan ama cok can sıkıcı bi durum degil mi, yani biliyosun goruyosun falan ama nerden bildigini anlatamiyosun..e haliyle yardimin dokunacak olsa bile inandiramiyosun karsindakini.
-Ya canim iyi hos da bak bu iste boyle bi ibnelik var
-Nerden biliyosun ?
-iimm..sey.. hissediyorum....
Yani bence cok zor, en azindan ben epey zorlaniyorum bazen o hislerimi aldirmak istiyorum ama bazen de iyi ki varlar diyorum oyle bokumsu bisiy..
Sevgililerim konusunda hislerim hep beni uyarmisti aslinda ama ben pek dinlememistim. Mesela , kepcenin o kirpik arkadasi -benden sonraki sevgilisi- yok arkadasim yok kardesim derken canim bebisim yavrum yandim gibi seylere dondu durum ama ben bunu hissetmistim ve engellemek icin bisey yapmadim biz ayrildik kepce de kaakullusune kavustu. adanali mesela pek bahsetmedim bundan ama olsun, beni aldattigindan adim gibiemindim buyuk hissediyodum yani anlayacagin ama ispatim yok iste sasadece sikimsonik hisler.. surekli evinin farkli yerlerinde beni aldattigina dair imgeler buluyodum..
bkz:oje, aseton, kiyafet (seksili olandan), ped...
Ve utanmadan ped icin annesinin oldugunu soyledi ulan senin anan menapoza girmis ne pedi..! O seksili seyler de eski sevgilisinden kalmis at lan o zaman ne tutuyon kokluyonmu napiyon..
Sonra biz ayrildik ve beni aldattigi kizlarla tanisma serefine nail oldum..! E ama ben hissetmistim diyemiyosun iste kanit yok kanit..
Erkeklerin de olayi bu zaten anca altli ustlu gorcen ki aldattigini kabul etsin ki onda bile inkar hakki saklidir. (!)
Bi de mesela su benim Balon vardi ex ev arkadasim ona da dedim bu cocukla takilma bak asik olcan bak ortada kalcan bak soyle olcan bu kiz seni kullaniyo diye hep bi nerden biliyion bakisi mal mal.. al iste ona da ne dediysem oldu.
Falci tukani falan mi acsam acaba ne kotu bisey ya hic inanmiyonuz bana cakralarimin hepsi ucuncu gozum falan hep acik benim su fal isi olsa varya deli para kazanirim nasilsa goruyom arada iki sallamanin da gunahi olmaz diye dusunuyorum,
Nerden bilcem canim
OYLE HISSEDIYORUM.. :)))
Boyle hisseden arkaaslarim varsa dernek kurabiliriz bu arada ;)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)