15 Ağustos 2016 Pazartesi

İsmail Abi Gibi Bi Adam...

Öyle oturup çay içmişliğimiz yoktu belki ama konuşmasına çay demlemişliğim vardı... Bir şeyi beklediği halde her şeyden kaçar gibi bir hali vardı çünkü o öyle bir adamdı. Nedendir bilmem ama çok istedim elinden tutmayı, onun o kadar yaralı olmasına, içinin paramparça olmasına rağmen dimdik ayakta duruşuna destek olmayı istedim. Belki kendime benzettim... Çünkü; benim de içimde kırık camlar vardı, çoğu zaman kimseye anlatmadığım. Yaraları bana karışsın istedim.
















Öyle oturup çay içmişliğimiz yok evet ama içten gülüşüne çay demlemişliğim vardı... Çok nadir gülen birisiydi bir kez duydum gülüşünü, bir kez de anladım gülmeye benden daha çok ihtiyacı olduğunu. Böyle güzel gülen bi'insan neden gülmezdi ki ya da gülerken neden zorlanır ki...? Belki kendime benzetmiştim O'nu. Çünkü onun gülmediği kadar sahte gülüşlerim vardı benim de. Gülüşüne sebep olmayı istedim.


Öyle oturup çay içmişliğimiz yoktu tamam ama bana küsüşüne çay demlemişliğim vardı... Bi'insan İsmail Abi gibi birinin kalbini nasıl kırabilir ? Neden kırar ki ? Nasıl yapar ? Ben bu kadar acımasız olmayı nerden öğrenmiştim ? Gerçekten bunu yapmayı istemiş miydim ? Küstü ya adam... Küstü... Küsülürmüymüş bu devirde ? Küstü ama... Küsmeseydi keşke, çünkü ben beceremem gönül almayı beceremedim de zaten...

Öyle oturup çay içseydik keşke, çay içmişliğimiz olsaydı hiç değilse...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder